1999 Atina depreminde bile böyle büyük bir yardım hareketinin olmadığını söyleyen Türk kökenli Turizmci Samis Paizanoglou (Sami Payzanoğlu) Oksijen gazetesinden Devrim Devecioğlu’na adalarda yaşananları şöyle anlatıyor:
Ben doğma büyüme Kos adalıyım. Bu yaşa geldim, böyle bir seferberlik hayatımda görmedim. Bir haftadır her gün ağlıyorum. İnanılmaz bir şey bu. Daha depremin olduğu ilk sabah Leros Adası’nın Belediye Başkanı beni aradı. İlk sözü, “Türkiye’de çok büyük deprem olmuş. Nasıl yardım edebiliriz?” Bakın daha benim haberim yok, ben duymamışım bile. Onu kapadım hemen sonra kiliseden arandım; Leros Metropolü arıyor, o da sordu ne yardım yapabiliriz… Daha biz bunlarla meşgulken öyle bir yankı oldu ki Ada’da, hükümet hiçbir şey söylemeden, belediye hiçbir şey söylemeden, halk kendi kendine, okullar kendi kendine yardım kampanyası başlattı. Yolda çeviren bize soruyor, ben ne yapabilirim diye. Hesap et ya, öğretmenler maaşlarını bağışladı. Çocuklar harçlıklarını… Her okulun önünde bir kamyon var, üstü açık. Herkes evinden neyi varsa getiriyor. Sonra belediyede kadınlar toplandı kendiliğinden. Onları ayırmaya başladılar. Bu gider bu gitmez… Ertesi gün oldu, bu kez Kos Belediye Başkanı aradı, “Hemen bir şey yapalım” dedi. Dedim Başkanım bir anons verelim. Anons verdik, daha verdiğimizin akşamı depolar doldu. Bak polisler ya polisler… Üzerlerinde görev elbiseleriyle. Kimseden emir almadan. Torba torba yardım taşıdılar. “Sen bir şey yapma dur biz kaldırırız, biz taşırız” diyorlar bana. Ben şaştım kaldım…
Ya Atina’da oldu deprem kaç seneler önce, böyle bir seferberlik olmadı Atina için. Böyle bir şey olmadı. Ben böyle bir şey görmedim. Geçen gün şahit oldum, bak hala daha tüylerim kalkıyor. 380 euro alan kadın… Ama çok ihtiyar bir kadın… 85-90 yaşında diyeyim. Bastonuyla geldi. “Bey bana yardım eder misin” diyor, “Bak neler getirdim.” Bir de baktım, inanılmaz… Depremzedelere göndermek için 6 büyük şişe deterjan almış. Bilmiyorum, şaşılacak bir şey, ama tanesi 15 euro’dan 6 büyük sıvı deterjan şişesi almış. Ve bana da veriyor 200 euro, “Bunu Türkiye’ye gönder” diyor. Zipari köyünden bir teyze, soyadı sanırım Agapitu’ydu. O kadar çok yaşlı insanımız geldi ki böyle tam çıkartamıyorum şimdi. Bizim oradaki sekreter hanım diyor, ya teyze veriyorsun da kalan 80-90 euro’yla (1600-1800 TL civarı) sen geçinebilir misin? “Tanrı bizi korur. Tanrı verir” diyor. Sonra da döndü, “Ben sana bir şey söyleyeyim mi oğul?” diyor. Buyur teyze dedim. “Ben de o topraklardanım. Ben onlara yardım etmezsem kim edecek!” Tabii sonra biz ikna ettik Teyzemizi, emekli maaşını almadık. Merak etme biz senin adına göndereceğiz, söz veriyoruz dedik. Gönderiyoruz da… Ama işte şu an bile ben bunu ağlamadan anlatamıyorum.